25 Kasım 23, Taksim, Öğrenme Tasarımları

Kendi Hikayene Sahip Çık

Hamuş Melike
Published in
5 min readNov 26, 2023

--

Senin hikayen, senin yolculuğun sana özel ve sen bir proje değilsin.

Hayat yolculuğumun neredeyse 30 senede beni getirdiği noktadan memnun değilim. Bu rahatsızlığın temeline baktığımda benzer uzunlukta hayat yolculuğunu tamamlayan çevremdekilere baktığımı fark ettim. Sonra dönüp neden bunu yaptığımı anlamaya çalıştım ve bu işkencenin son bulabilmesi için konuşmaya karar verdim.

İnsan hayaller kuruyor sonra onlara ulaşmak için çaba sarf ediyor ve istiyor ki verdiği çabayla hayali olan ürüne kavuşsun. Ama insan hayatı söz konusu olunca bu pek de öyle olmuyor.

İnsan hayatı bir proje değil…

Girdileri çıktıları belli bir operasyonel süreç değil. Bu nedenle tüm girdiler doğru olsa bile zamanlamadan kaynaklı, süreçte ortaya çıkan bir problemden kaynaklı olarak sonucunda beklenen şey olmayabiliyor. Kendime koyduğum hedeflerim için çok çalıştım elimden geleni yaptım ama hayal ettiğim şeyler olmadı. Çünkü ben proje değilim ve hayatıma dair her şey benim elimde değil. Ailem, çocukluğum, travmalarım, yaralarım, öğrenilmiş çaresizliklerim, bedenim ve benzer pek çok şeyi, yolculuklarımı değiştirsem de yanımda götürüyorum. Ben onların bir bütünüyüm hala ve yollarım kusursuz görünse de her şeye hazırlıklı olsam da heybemdekiler atılabilir şeyler değil maalesef. Bu yüklerle de 28 sene geçse de ben hala istediğim noktada değilim.

Durum bu.

Bunlardan şikayet etmek veya yakarışta bulunmak için yazmıyorum. Bunun herkes için olağan olduğunu kıyaslamanın anlamsız olduğunu ifade etmek için yazıyorum. Aynı hayali olan aynı yolculuğa çıkan pek çok insanın aynı zamanda neden farklı noktalara vardıklarını anlatmaya çalışıyorum. Herkesin yükü farklı. Göremediğimiz nice yük var insanların omzunda. Dışardan gülen eğlenen, her şey yolunda gibi davranan nice insan iç dünyasında kaoslarla savaşıyor.

Eskiye nazaran iç dünyamı daha çok belli ediyorum ben. Rol yapmak ya da kendimi iyiymiş gibi davranmaya zorlamak istemiyorum çünkü. Ama iyiysem gerçekten iyiyimdir, yüzümden tavrımdan hemen anlaşılır bu.

Kabule geçtim ben. Yahu şu Melike’yi birileri kabullensin. Modu düştüğünde de aşırı mutlu olduğunda da, özgüvenli ya da değilken de. Melike işte deyip geçsinler. Nedir benim kendimi insanlara kabullendirme ve sevdirme çabam. Direk neden vermiyorsunuz sevginizi pasta tabağında?

Çocukluğumda doğduğum ailem normalimdi, okula başlayınca farklı olduğumuzu ve genele göre normal olmadığımızı anladım. Siirt’ten göç etmiş doğru düzgün Türkçe konuşamayan, çok kardeşi olan kıvırcık bir kız çocuğu. Oyunlarım farklı, kıyafetlerim farklı, tuhaftım pek çok açıdan onlar için. Öfkelendim, üzüldüm ama kimselere anlatamadım derdimi. Kayboldum ben daha küçücük bir çocukken. Sonra kitaplar buldu beni, sarıp sarmaladılar ve dediler ki her şey hep böyle olmayacak. Değişecek ve dönüşeceksin kendi hikayeni sen yazacaksın tıpkı bizler gibi. İnandım onlara. Dediğim şey gerçek oldu: “Beni kitaplar yetiştirdi.”

1 Ocak 2023, Evimiz ve o sene okuduğum kitaplar

Hayal kurmayı, kendimden ümit etmeyi, yaşamayı, merak etmeyi onlardan öğrendim. Hakikaten de çevremde kimsenin algılamayacağı kadar güzel işler yaptım, kendi zihnimi evrene kocaman açtım. Bu kişiden, bu açık fikirli ve çağdaş zihinden çok memnunum.

Ayrıca okuduğum tüm kitapları uygulayabilseydim bambaşka bir yerde olurdum biliyorum.

  • Bir insanın yazmak için 50 sene verdiği kitabı 5 günde okuyunca o kişinin tüm deneyimini tek solukta hayatınıza alabileceğinize inanmadınız umarım:)

Yine de sık sık sınırlarımı zorladım ve asla kapasitemi kabullenmedim. Erken yaşta sırtıma yüklenen onca yüke rağmen kendimi çok zorladım daha büyük dağlara tırmanmak daha büyük adımlar atmak için. Ama olmadı, düştüm tökezledim, ağladım, kalkamadım da. O kadar sık depresyona girdim ki. Yine de yüklerime rağmen koşmak istedim. Herkesi kocaman kendimi minicik hissettim, tanıştıklarıma içimi dökmek ve benim canım yanıyor benim yüklerim çok ağır demek istedim. Sonra bunun anlamsızlığını keşfettim. Yükümü görseler ve bilseler de ne yapacaklardı ki?

“Ben sizin yılgın bir hoşgörü ile beni benimsemenize mi kaldım?”

Kalmıştım valla. Beni de içlerine alsınlar istemiştim. Girdiğim ortamlar yetiştiğim yerlerden öyle farklı ki her gün kültürel şoklar yaşıyor ve bocalıyordum, içimdeki bu huzursuzluk dengesizlik yaratıyordu bende. Arkadaşlarımla saatlerce güldüğümüz bir konuyu iş ortamımdakilere aktarsam tuhaf bakıyorlardı. İş ortamındaki bir olayı arkadaşlarıma anlatsam idrak edemiyorlardı. Ben farklı evrenler geziyor gibiydim. Ailemi zaten hiç hesaba katmıyorum. Bunlar insanı yoruyor, ben uyum ve denge ararken bir şeyler elimden gidiyor gibiydi.

Kendimi tüm yüklerime, tüm geçmişime, hayallerime ve zayıflıklarıma rağmen kabul etmek istiyorum. Ne kadar yük taşıdığımı görmek, kendimi bazen zorlamamak, anlayış göstermek istiyorum.

21 Ekim 23, İstanbul Boğaz turu

Ben başkalarıyla kıyaslanamam, ortak olan tek şey yaşam yılımız ve benzer bir oluşumun parçası olmamız. Diğer her şey farklı. Bu kadar farklıyken 2–3 etken aynı diye sonucun da aynı olması beklenemezdi be Melike…

Benim tek bir yaşamım var ve bunu kendime kızarak, zorlayarak geçirmek istemiyorum. En sevdiğim şeyleri daha çok yapmak istiyorum.

  • Çocuklar ve gençlerle zaman geçirmek.
  • Kitap okumak, kitap-şiir seslendirmek.
  • Sahnede olmak. Tiyatro, sunuculuk…
  • Doğayla, çiçeklerimle ve denizle zaman geçirmek.
  • Ailem ve sevdiklerimle daha çok zaman geçirmek.
  • Üretmek: Yazmak, çizmek, tasarlamak, hayata geçirmek.
  • Topluma katkıda bulunmak, gönüllülük yapmak.
  • Eğitmenlik yapmak, bildiklerini anlatmak, paylaşmak.
  • Gezmek, öğrenmek, fotoğraflar çekmek ve çekilmek.
  • Hikayeler biriktirmek.
  • Kalbimin sesini duymak.
  • Hayatı ve kendimi anlamaya çalışmak.

Kabulü iliklerine kadar benimsemek.

Bunları yapmak için kendime inanmam şart. Eminim böylesi daha güzel olacak.

“Eğer kendinize inanmazsanız, kimse sizin yerinize bunu yapmaz.” Kobe Bryant

Umarım bu yazı başta ben olmak üzere benzer kayboluşlar yaşayanlara bir nebze derman olur ya da dermanı aramanın önemini hatırlatır. Üzerine konuşmak ve sohbetler edebilmek dileğiyle.

Sevgiyle, umutla, şiirle kalın!

hamuş Melike

“Neyi bilmediğimi bilmiyorum.”

Kırmızı Kaplumbağam Mercimek ve Ben, Momo. Eylül 2019

Yazıyı beğendiyseniz alkış atarak ve paylaşarak daha fazla kişiye ulaşmasını sağlayabilirsiniz. (Maksimum 50'ye kadar alkış atılabildiğini biliyor muydunuz?)

Yorum yaparak bana geri bildirimlerde bulunmanızsa beni gerçekten çok mutlu ediyor.

Ayrıca bana hamusmelike sosyal medya hesaplarımdan veya melike.hamus@gmail.com mail hesabımdan her zaman ulaşabilirsiniz.

Diğer içeriklerime göz atmak isterseniz:

--

--

Hamuş Melike
Türkçe Yayın

Kendini ve hayatı anlamak için okuyan, yazan, şiir aşığı bir blogger. Topluluk profesyoneli. https://www.linkedin.com/in/parlakkilic-melike/